19 Şubat 2009 Perşembe

vivid entertainment

kadim bir dostum vardır, bir çok şeyi paylaşırız, benzeşiriz bazı yönlerden oldukça, bazı yönlerden hiç benzemeyiz falan. sık görüşürüm kendisiyle, bazen cuma-cumartesi gecesi çılgın eğlence seanslarında, bazen bir pazar öğleden sonrasında kahve içerken, bazen hafta içi yeme içme organizasyonlarında (iki kişilik oluyor bu organizasyonlar da başkasını bulamadığımızdan). geçen gün aradı beni yine "iş çıkışı n'apacaksın, gel içelim" şeklinde, ben de hiç bir arayanı kırmayan, her gel diyene koşarak giden kaşar insan modeli bir insan olduğumdan hayır demedim tabi, gittim. günlük standart iş hayatımda bulamadığım bir kafa denkliğine sahip olduğumuzdan keyif alıyorum genelde bu buluşmalardan, ama her seferinde sohbet bir şekilde hadi beni eleştirelim haline bürünüyor, sonunda eve dönerken kafam karışmış, hayatı sorgulayan, ben nerede yanlış yaptım? ve bundan sonra ne yapmalıyım? diye düşünerek, kafamı eğmiş, suratımı asmış bir şekilde eve dönmemle sonlanıyor gece, gün, öğlen, neyse işte. moralim bozuluyor ulan! ama yanlış anlaşılmasın, hoşnutum bu durumdan (mazoşist miyim neyim bilemeidm), arada bir egom parlatıldığı sürece (ki bunu da eksik etmiyor sağolsun) eleştirilmek iyi bir şey, gaz verir, dinç tutar yönlendirir. tabi tüm bu sürecin altında "ee abi, söz ne zaman, çocuk bekliyoruz" gibi üstüne gitmem yatıyor olabilir, intikam aldığından şüpheleniyorum...

hiç bir arayanı kırmayan, her gel diyene koşarak giden kaşar insan modeli olduğumdan, ki bu muhtemelen sosyal ilişkilerimin azlığından kaynaklanıyor diye düşünüyorum, plansız programsız "hadi" diyene "hadi ağbi" diyorum falan, dün akşam da bir diğer kadim dostumla yedim içtim. (şaka maka çalışma yeme içme şeklinde geçiyor hayatım) bir kaç aydır benim b.k yemelerim ve dengesizliklerim sebebiyle arkadaşlığımız biraz yara almıştı, sanırım o kısmı toparladık sonunda, barış sağlandı.

o değil de, çok saçma, genelde fantastik-macera tadında film gibi rüyalar görürüm. uzun uzun, konulu, anlatılası olurlar... deli yatarım, o yüzden yorganla garip bir ilişkim, güreş tutarız falan, ve sonunda malum bir tarafım açıkta kalır, sanırım sebebi budur. dün akşam da çok acaip bir rüya gördüm, kafadan istanbul-izmir-bursa-almanya-polonya vs. şeklindeki coğrafi dağılımdan fantastikliği anlaşılabilir, içeriği konusunda fazla detaya giremicem (özel istek olursa özel açıklama yaparım tabii), çok gerçekçiydi (amerikalılar vivid der ya, ondan (vivid de porno endüstrisinin en prestijli stüdyolarından biri gerçi, neyse girmeyelim oralara)), çok keyif vericiydi, ama sonunda uyandım, içim acıdı resmen. halen kendime gelemedim, bir iç burkulması, bir keyifsizlik, bir asabiyet, bir ne yapıyorum ben burada ya sorgusu.. en az bir kaç gün bu etki sürer gibime geliyor. buna denk bir şeyi son yaşadığımda (iki-üç sene önce) hayati kararlar almış, bir miktar hayatımı kaydırmış, sonra toparlamış, bambaşka bir boyuta geçmiş, en son şimdiki ben olmuştum, o kadar etkisi olur mu olmaz mı göreceğiz tabi... ama süperdi... ama uyandım ve bitti...

kafam karışık

günün şarkısı: queensrÿche - i don't believe in love (fizy) i don't believe in love, i never have, i never will! (bunu ben yazınca da komik oluyor şimdi, romantik sayılırım oysa..) geçen akşam bir barda konser dvd'sini izledik, birbuçuk saat boyunca grubun adını öğrenmeye çalıştık falan, mini macera.
günün filmi: c.r.a.z.y. - 2005 (imdb) film festivalinde izleme şansım olmuştu kendisini (o da bir başka mini macera olarak dönebilir buraya), normal insanların anormal yaşamları cümlesiyle öne çıkmak istemişler, öyle olsun. (uyuşturucu, eşcinsellik, ne ararsanzı var)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder