bugün işyerimdeki bilgisayarımı düzenledim. bu her ne kadar çok da önemli gibi görünmese de vaktmin en büyük bölümünü o aletin karşısında geçirdiğimden benim için büyük bir önem taşımaktaydı! çoğu geçici dosyayı masaüstünde tutan bir insan olarak zaman zaman o dosyaları siler, geri kalanları da desktop adlı bir klasörde toplarım (neden türkçe değil de ingilizce sorusuna verecek bir cevabım yok açıkçası). o klasör bugün 5gb boyutuna ulaştı, aklıma ilk kullandığım 512mb harddiske (sabit disk) sahip bilgisayar geldi, iç çektim bir... mp3'lerimin toplam boyutu ise 12gb olmuş, evdeki arşivime yaklaşmıştı.
mp3 demişken, ben arşivimin çoğunu bir listeye atıp ordan dinlerim genelde (bu alışkanlık mevsimsel gerçi, bazen tek tek seçer dinlerim, bazen albüm veya sanatçı seçerim, neyse), bazen bir şarkı denk geliyor, "bu ne beee? niye indirmişim ki ben bunu?! yıvranç!!" dedirtiyor, silemiyorum da "yazık o kadar bandwith yemişiz" diye, o şarkı aynı döngüye girmek üzere varlığını sürdürüyor... bazen sadece bir şarkısını sevdiğim bir grubun diğer tüm şarkıları için geçerli oluyor bu durum, işte o zaman çok üzülüyorum o grubun one hit wonder (tek şarkılık mucize uygun bir çeviridir sanırım) durumuna...
bazen acaip kırıcı bir insan olabiliyorum, normalde geride tuttuğum, sadece içimden geçirdiğim, hiç yüzeye vurmadığım şeyleri dile getirebiliyorum. "aptal bir insansın!" tadında (bu cümleyi hiç kurduğumu sanmıyorum, örnek niyetine), çeşitli söz sanatlarıyla süslenmiş, kötü şeyler işte... sonradan tekrar ele alınca düşününce "keşke demeseydim ya" ile "haketti, müstahak" arasında sendelerim saatlerce, bazen günlerce. özür dilemekle "amaaan boşver" arasında bir kararsızlık kaplar içimi (kararsız olduğum daha önce geçmişti sanırım), burkulurum biraz, üzülürüm hafif falan.... kafam çalışıyor, sivri dilliyim, günahım budur!
bugün bir ballı backwoods kokusu aldım, aklımdan çıkmıyor, en kısa zamanda alıp tüttürmeliyim..! (ciğerlerimi sevmiyorum sanırsam)
karaoke'ya gitmek istiyorum, bir grup arkadaşım da istiyor, bir organize olabilirsek şayet... "ne söylerim?" diye düşünüyorum bazen, başlangıç olarak bir rus aksanı ile i wil survive (fizy) adlı standart karaoke şarkısını seslendirmem gerekiyor (evet aksan şart!), onun sonrasını bilemedim henüz... lenny kravitz'ten bir şarkı olabilir, red hot chili peppers kesinlikle ol(a)maz... evet ingilizce düşünüyorum, gerçi teoman'dan ne ekmek ne de su (fizy - acaip severim) da olabilir, veya vega'dan bir şeyler... bilemedim işte! (çok italik bi paragraf oldu bu da be!) karga sesli olduğumu düşünüyorum bu arada (bundan da emin değilim), hayırlısı diyelim...
söz sanatları içinde en sevdiğim mübalağadır, mübalağa bir sanattır. yerinde kullanılırsa...
eski bir iş arkadaşımla yeme içme faslımız oldu bugün, pek mutlu oldum, özlemişim keratayı!
günün birinci şarkısı: the coral - dreaming of you (fizy) bugünkü harikulade hava ile müthiş bir ikili oldu bu şarkı açıkçası... "i still need you, but i don't want you now." klibini ilk kez izledim ve hayal ettiğimden çok farklı tipler çıktı karşıma dürüst olmak gerekirse...
günün ikinci şarkısı: cream - sunshine of your love (fizy) ilkini hatırlamaya çalışırken bu geldi aklıma, yazılası varmış demek dedim... "i've been waiting so long to be where i'm going in the sunshine of your love." (daha iyi bir kaydını bulabilirsiniz tahminen, bendeki mp3 daha iyi yani en azından...)
ne müzikal bir yazı olmuş, karaoke mp3 günün şarkısı derken...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder